Eğitim sürecinde öğrencinin öğrendiği ile öğretmenin öğrettiği arasında her zaman bir eşitsizlik söz konusudur:
Öğrencinin öğrendiği < Öğretmenin öğrettiği
Bu eşitsizlik öğrencinin genel yeteneği, artyetişimi, ve öğrenme tarzı ile öğretme tarzı arasındaki uyum yada benzeşimden kaynaklanır. Bu üç temel etken içinde ilk ikisi için öğretici olarak yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Fakat bir öğretici olarak öğretme tekniklerinizle öğrencilerin öğrenme sitilleri arasında uyumu yakaladığınız taktirde eğitimi etkin , eşitsizliği ise güçsüz kılabilirsiniz.
Genelde eğitimde, özelde matematik eğitiminde öğrencilerin öğrenme boyutları ( Sözel-Görsel, Tümevarımcı-Tümdengelimci, Duyusal-Sezgisel, Aktif-Pasif, Ardıl-Küresel) tam olarak kavranmadığından eğitim ortamları sıkıcı, verimsiz , pasif ortamlara dönüşmüştür. Öğrenci üreten, sorgulayan aktif katılımcı birey değil, belletilen, ezberleyen pasif alıcıdır. Teknolojik devrimler ve küresellik iletişimin ve öğrenmenin boyutunu değiştirmiştir. Matematiğin somuttan soyuta, soyuttan somuta dönüşüm süreçlerinde haliyle eğitim modelleride değişmiştir;
Pythagoras Okulu , Platon Okulu, Kiliseler ve Saraylardaki Okullar, Medreseler, Klasik Okullar, Hesap Makineli Okullar, Bilgisayar Destekli Okullar, Modern Okullar, Sanal Okullar, Digital Okullar vb.
Eğitim kurumları yaşam biçimlerinin ve bilginin konumunun değişimiyle birlikte yeni koşullara göre şekillenmek zorunda kalmıştır. Teknolojik devrimlerle birlikte öğrenciler matematik öğretmenlerine şu pragmatik soruyu çok sık sorar olmuştur: " Bu soyut şeyler ne işimize yarayacak?". Sonuçta bilgi amaç olmaktan uzaklaşırken, kullanım değerini de kaybetmektedir. Toplumda olup bitenleri bir bütün olarak anlamakda zorlaşmıştır. Önerilebilecek tek bir kuramsal söylem bulmak zor. Anlatılar "Ya O, Ya bu", "İyi-Kötü" keskinliğinde olmak zorunda değil. Çünkü hızlı bir bilgi dönüşümünü yaşıyoruz. Modern ya da endüstriyel çağ yaşamımızı her alanda etkilemekte. Bilinmez bir gelecek önümüzde dururken belirsizlik ve oturmamışlık çağdaş yaşama her yönüyle nüfus etmekte. Bir şey için evrensel tanımlamalar getirilmesine karşı çıkmak gerekiyor, bunun yerine çoğul tanımlamalar ve düşüncelere gereksinim var. Dünyada etkin olmak, demokrasi ve güç konuları ön planda. Teknolojinin yeniden yapılandırılması ve topluma daha sağlıklı entegre edilmesi sorgulanıyor.
Yeni eğitim anlayışlarının modern eğitim anlayışından farkı bilginin aktarımı sürecinde ortaya çıkıyor. Öğrenci değişmiştir ve daha değişecektir. Eğitimde problem çözümlerinde sorgulayıcı ve değişik bakış açıları ile eğitim sorunlarında yeni çıkış yolları geliştiriliyor.